Su Hakkında Herşey

Su Hakkında Herşey

Su Hakkında

Bu modelleme suyun moleküler yapısını gösterir

Bilimsel ismi: Su
Alternatif isimler: aqua, dihidrojen monoksit, hidrojen hidroksit
Moleküler formülü: H2O
Mol kütlesi: 18.0153 g/mol
Yoğunluk (Hallere göre): 1.000 g/cm3, sıvı 0.917 g/cm3, katı
Donma noktası: 0 °C (273.15 K) (32 ºF)
Kaynama noktası: 100 °C (373.15 K) (212ºF)
Özgül ısı kapasitesi (sıvı): 4184 J/(kg·K)

Su Hakkında

Bu modelleme suyun moleküler yapısını gösterir

Bilimsel ismi: Su
Alternatif isimler: aqua, dihidrojen monoksit, hidrojen hidroksit
Moleküler formülü: H2O
Mol kütlesi: 18.0153 g/mol
Yoğunluk (Hallere göre): 1.000 g/cm3, sıvı 0.917 g/cm3, katı
Donma noktası: 0 °C (273.15 K) (32 ºF)
Kaynama noktası: 100 °C (373.15 K) (212ºF)
Özgül ısı kapasitesi (sıvı): 4184 J/(kg·K)

Suyun Halleri

Bu modelleme suyun moleküler yapısını gösterir

Su yerkürede değişik hallerde bulunur: su buharı, (bulutlar), su (denizler, göller), buz (kar, dolu, buzullar) gibi. Su sürekli olarak su döngüsü olarak bilinen döngü içinde değişik fiziksel hallere dönüşür.

Temel olarak, su akışı, nehirler ve tarım için su ihtiyacı gibi, insanlık tarihinde büyük roller oynamıştır. Nehirler ve denizler, ticaret ve ulaşım için elverişli yollar sunmuştur. Su akışı, erozyon etkisi ile çevrenin şekillenmesinde büyük roller oynayarak, vadiler ve deltalar oluşmasını sağlamış ve insanların yerleşimine uygun arazi ve alanlar meydana getirmiştir.

Su aynı zamanda zemine nüfuz ederek, yer altına doğru iner. Bu yeraltı suları daha sonra tekrar yüzeye çıkarak doğal kaynaklar, sıcak su kaynakları ve gayzerler oluşturur. Yeraltı suları, aynı zamanda ambalajlanarak olarak satılmaktadır.

Su, kendi içinde farklı maddelerin koku ve tadlarını barındırabilir. Bu nedenle, insan ve hayvanların, suyun içilebilirliğini anlamak için duyuları gelişmiştir. Kaynak suyu veya mineral su diye bilinen tat, aslında suyun içinde çözülmüş olan minerallerin tadıdır. Saf su (H2O), tatsızdır. Bu yüzden, kaynak veya mineral suyunun saflığı diye bilinen şey, suyun içinde zararlı (toksik) maddeler, kir, toz veya mikrobik organizmalar olmadığını belirtir.

Doğada Su

Doğada su akarsulara dökülen atıklarla kirlense ve okyanuslarda tuzlu su haline gelse de, buharlaşıp atmosfere karıştığında yine temizleniyor ve tatlı suya dönüşüyor. Ancak yağmur suyu dahi kimyasal yönden saf değildir. Havadaki gazlar ve özellikle yoğun nüfuslu yerlerde kömürle birlikte açığa çıkan sülfirik asidi de bünyesine almaktadır. Doğada mutlak saf su yoktur ve sudaki tüm yabancı kimyasalların arındırılması labaratuvarlar için dahi zorlu bir işlemdir.

Doğada sular, kaynaklarına göre klasik olarak 4 sınıfta incelenir:

1. Meteor suları (yağmur ve kar suları): Mevcut sular içinde en saf olanıdır, bununla beraber havada bulunan bütün gazları içerdiği gibi, bazı anorganik ve organik maddeler de bulunabilir.

2. Yeraltı ve kaynak suları: Bulunduğu ve geçtiği toprak tabakalarını çözmesi sonucunda, tabakaların cinsine göre, çözünmüş maddeleri içerir.

3. Yeryüzü suları (nehir, göl, baraj ve deniz suları): Yüzeylerinin açık olması sebebiyle özellikle organik yapıdaki yabancı maddeleri almaya yatkındır. Buna karşılık hava ile temas halinde olduğundan karbonat sertliği azdır.

4. Maden (mineral) suları: Doğal sulara oranla çözünmüş madde miktarı belirli bir sınırı aşmış veya temperatür ve radyoaktivitesi doğal sınırı geçmiş olan sulardır.

Su Nasıl Oluşur?

Su çevrimi, yeryüzünde, yeraltında ve atmosferde suyun mevcudiyetini ve hareketlerini tasvir eder. Dünyadaki su daima hareket halindedir, Buz halden sıvı hale, sıvı halden buhar haline ve buhar halinden tekrar sıvı haline dönen suyun bu hareketi süreklilik arz eder. Su çevrimi milyonlarca yıldır devam etmekte olup hayatın mevcudiyeti buna dayanır. Susuz bir hayat dayanılmaz olurdu.

Su Çevriminin Çok Kısa Bir Özeti

Su Çevrimi

Su çevriminin başlama noktası yoktur ama, okyanuslardan başlayarak su döngüsünü anlatırsak; Su çevrimini harekete geçiren güneş, okyanuslardaki suyu ısıtır, ısınan su da atmosfere buharlaşır.

Yükselen hava akımları, su buharını atmosfer içinde yukarıya kadar taşır, orada bulunan daha soğuk hava bulutlar içinde yoğunlaşmaya sebep olur. Hava akımları, bulutları dünya çevresinde hareket ettirir, bulut zerreleri bir araya gelerek, büyürler ve yağış olarak gökyüzünden düşerler.

Bazı yağışlar, kar olarak dünyaya geri döner ve donmuş su kütleleri halinde binlerce yıl kalabilecek olan buz tepeleri ve buzullar şeklinde birikebilir. Ilıman iklimlerde ilkbahar geldiğinde çoğu zaman kar örtüleri erir ve eriyen su, erimiş kar olarak toprak yüzeyinde akışa geçer ve bazen de sellere sebep olur. Yağışın çoğu okyanuslara yada toprağa düşerek yerçekiminin etkisiyle yüzey akışı olarak akar. Akışın bir kısmı vadilerdeki nehirlere karışır ve buradan da nehirler vasıtasıyla okyanuslara doğru hareket eder.

Yüzey akışları ve yeraltı menşeyli kaynaklar tatlı su olarak göllerde ve nehirlerde toplanır. Bütün yüzey akışları nehirlere ulaşmaz. Akışın çoğu sızarak yer altına geçer. Bu suyun bir kısmı yüzeye yakın kalır ve yeraltı suyu boşaltımı olarak tekrar yüzeydeki su kütlelerine (ve okyanusa) katılır. Bazı yeraltı suları yer yüzeyinde buldukları açıklıklardan tatlı su kaynakları olarak tekrar ortaya çıkarlar. Sığ yeraltı suyu, bitki kökleri tarafından alınır ve yaprak yüzeyinden terlemeyle atmosfere geri döner. Yeraltına sızan suyun bir kısmı daha derinlere gider ve çok uzun zaman süresince büyük miktarda tatlı suyu depolayabilen akiferleri (suyla doymuş yeraltı materyali)' besler. Zamanla bu su da hareket eder ve bir kısmı su döngüsünün başladığı ve bittiği okyanuslara karışır.

Yeraltı Suları Nasıl Oluşur?

Yeraltı suları yerüstünden yer altına sızan suların buradaki gözenekli tabakaların(kumtaşı, çakıltaşı) veya, kırıklı, çatlaklı (kireçtaşı) kayaçların içerisindeki boşlukları doldurmasıyla oluşur. Suyu içinde biriktiren bu tür kayaçlara "akifer" denir. Bu suların oluşabilmesi için gözeneki kayaçların /tabakaların yeryüzünde mostra vermesi (yeryüzüyle bağlantısı olması)gerekir. Aksi halde yeraltına su sızamıyacağı için yeraltı suyu da oluşamaz.

Yeraltı Suyu Boşalımı: Yeraltında Suyun Hhareketi

Göller, nehirler, buz, yağmur ve kar olarak her gün etrafınızda suyu görürüsünüz. Bunun dışında görmediğiniz ve yeraltında hareket eden çok büyük miktarlarda su da vardır. Yeraltı suyu bir çok akarsuyun akışına ana katkı sağlayan su kaynağıdır. İnsanlar yeraltı suyunu yıllardır kullanmaktadır ve içme, kullanma ve tarımsal sulama için büyük oranda bugün de kullanmaya devam etmektedir. Dünyadaki hayat yüzey sularına olduğu kadar yer altı suyuna da bağlıdır.

Yüzey Altında Akan Yeraltı Suyu

Yeraltı Suyu

Kara üzerine düşen yağışın bir kısmı yer altı suyuna sızarak, yeraltı suyunun bir parçası olur. Bu suyun bir kısmı kara yüzeyine yakın hareket eder ve dere yataklarına boşalarak çok çabuk ortaya çıkar, ancak yer çekimi yüzünden bu suyun büyük bir kısmı yer altına doğru daha derinlere inmeye devam eder.

Bu grafiğin gösterdiği gibi, yeraltı suyu hareketinin yönü ve hızı, yeraltındaki akiferlerin ve sınırlayan katmanların (suyun girmesinin güç olduğu yerler) çeşitli özelliklerine bağlıdır. Yerin altında hareket eden su, yeraltı kayasının geçirgenliğine (suyun hareketinin kolay olup olmadığına) ve gözenekliliğine (malzeme içindeki boşluk miktarı) bağlıdır. Bir kaya serbestçe içindeki suyun hareketine izin verir ise o zaman yeraltı suyu günlerce önemli mesafe alabilir. Fakat yer altı suyu, yüzeye çıkması binlerce yıl sürebilecek olan akiferler içinde daha derinlere de inebilir.

Ambalaj ve Sağlık

Ambalajlı Su Üreticileri Derneği (SUDER), son günlerde medyada yer alan damacana ambalaj malzemesi ile ilgili, iddiaları yanıtladı: "Polikarbon, sağlıklı suyun tüketicilerimize ulaşımı için uygun ve güvenli ambalaj malzemesidir."

Sektörün alanında örgütlü tek sivil toplum kuruluşu olan Ambalajlı Su Üreticileri Derneği Başkanı Adnan Çavuş, derneğin kamusal yararı ve sağlıklı su üretimi ve tüketimi konusunda gerekli eğitim ve bilinçlendirme faaliyetlerine öncülük etmek amacıyla kurulduğunu belirtti.

Adnan Çavuş, toplantıda, gıda sektörünün mihenk taşlarını tek çatı altında buluşturan SUDER'in temel hedeflerinden birinin de; tüketicileri sağlıklı doğal kaynak suyu tüketimine teşvik etmek olduğunu söyledi. Ayrıca, SUDER olarak amacımız, sektörde faaliyet gösteren tüm üreticilerin ilgili mevzuat hükümlerine uygun sağlıklı üretim yapmalarını sağlamaktır.

Damacanalar ile İlgili İddialara Cevap

Ambalajlı Su Sektöründe kişi başına düşen yıllık tüketim oranı 96 litreyi bulmakta. 96 litre tüketimin 70 litresini damacana su oluşturmakta. 2007 yılında damacana pazarında yıllık %5, PET su parekende pazarında %34, PET su ev dışı tüketim kanalında ise %20 büyüme oldu. Sektörün 2008 yılında da benzer ivme ile büyüyeceği öngörülüyor.

Rakamlardan da anlayacağımız gibi hayatımızın bu kadar içinde olan damacana sularla ilgili bazı mecralarda yer alan iddialar, tüketicilerimizi gereksiz yere endişelendirmektedir. Haberlerde yer verilen Bisfenol A ile ilgili çalışmayı yürüten bilim adamlarının en önemli uyarıları bisfenol A ile ilgili ortaya çıkan bulguların doğrulanması için daha fazla araştırmanın yapılması gerekliliğidir. Bu konudaki çalışmaya ilişkin bulguların, araştırma sonuçlanmadan yayınlanması halk arasında tedirginliğe yol açmıştır.

Adnan Cavus sözlerine, ambalajların altında geri dönüşüm logosu içerisinde yer alan 3 ve 7 rakamlarının yanlış yorumlanmaması gerektiğini belirterek devam etti. Çavuş, "Damacana su ambalajlarında kullanılan materyallerin simgesi olarak belirtilen, Çevre ve Orman Bakanlığı'nın Ambalaj Atıkları Yönetmeliği'nde yer alan bu rakamlardan 3 polivinil klorürü (PVC), 7 ise polikarbonu da içeren numaralandırılmamış diğer ambalaj malzemelerini ifade eder ve ambalajın, geri toplama sürecinde kolay ayırt edilmesi ve ambalaj materyali konusunda tüketicinin bilgilendirilmesi amacı ile gönüllü olarak yazılır. Bu rakamların, damacanaların sağlık açısından güvenilirliği ile hiçbir ilişkisi yoktur."

SUDER Başkanı sözlerine şöyle devam etti: Bisfenol A son yıllarda özellikle Avrupa ve Amerika'da tartışma ve araştırma konusu olmuştur. BPA'nın (bisfenol A) kullanıldığı polikarbon plastikten yapılan ve gıda ile temas eden ürünlerin güvenli olduğu Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) ve Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) tarafından farklı tarihlerde yapılan resmi açıklamalar ile bildirilmişti. Öte yandan tüm bu çalışmaları yürüten kuruluşların mutabık olduğu nokta, konuyu netleştirecek daha fazla çalışmanın yapılması gerekliliğidir.

Sonuç olarak, bu iddiaların hedef aldığı ambalaj malzemesi polikarbon, sağlıklı suyun tüketicilerimize ulaştırılması için uygun ve güvenli ambalaj malzemesidir. Sektörümüzde kullanılan ambalajlar, Türk Gıda Kodeksi'ne uygun olarak TC Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın izni ve denetimi altındaki ambalaj tesislerinde üretilmektedir. Ürettiğimiz sular TC Sağlık Bakanlığı Yönetmeliklerine uygundur. İşletmelerimiz Sağlık Bakanlığımızca ruhsatlandırılmakta ve tesisler Sağlık Bakanlığı ve il Sağlık Müdürlükleri tarafından düzenli olarak denetlenmektedir.
Tüketicilerimiz, TC Sağlık Bakanlığı Yönetmeliklerine uygun olarak üretilen tüm ambalajlı su ürünlerini güvenle tüketmeye devam edebilirler.

Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan Bisfenol A (BFA) Maddesiyle ilgili basın açıklaması için tıklayın.

Su Hakkında Sık Sorulan Sorular

Günde Ne Kadar Su İçmeliyiz?

Su vücudumuzdan sindirim, terleme ve nefes alma yoluyla sürekli kaybolmaktadır. Temel prensip olarak şunu söyleyebiliriz: Kaybolan su miktarı mutlaka yerine konmalıdır.

Yaklaşık olarak bir gün içersinde vücut ağırlığımızın en az 1/36'sı kadar su almalıyız. Örneğin 72 kg. ağırlığındaki birisinin günlük su ihtiyacı en az 2 litredir. Bu ihtiyacın bir kısmının muhtelif yiyecekler yolu ile alındığını varsaysak bile bir yetişkinin günde en az 1.5 litre su içmesi gerekmektedir. Bu miktar beslenme uzmanlarınca yetişkinlere tavsiye edilen asgari miktardır.

Suyun İnsan Yaşamındaki Önemi Nedir?

Su, insan yaşamında hayati bir önem taşımaktadır. Sadece yaşam için gerekli bir nesne değil aslında yaşamın kendisidir su. Yeryüzünde ilk yaşamın başladığı yerdir ve bizi çevreleyen tabiat ana ve canlıların yaşamı için ikamesi olmayan çok değerli bir elementtir. Suyun bolluğu halinde değeri tam anlaşılamaz iken yokluğu halinde ölümle eş anlamlıdır.

Gerçekten de, insan vücudu büyük oranda sudan oluşmaktadır. Vücudumuzdaki su oranı yaşam sürecimiz boyunca değişim göstermektedir. Yeni doğan bir bebekte vücut ağırlığının %75'i sudan oluşmakta iken bu oran çocuklarda %70, yetişkinlerde %60 ve yaşlılarda %50 şeklindedir. Yetişkin bir insan bir kısmı yiyeceklerden karşılanmak üzere günde 2-3 litre suya ihtiyaç duyar.

Suyun insan vücudunda çok önemli işlevleri vardır. Bunlardan başlıcaları şöyledir:

a )Su biyolojik bir çözücüdür ve bu çözücü rolüyle vitaminlerin ve minerallerin hem vücutta taşınmasını, hem de çözülmesini sağlar,
b) Su vücut sıcaklığının düzenlenmesinde çok önemli bir rol oynar,
c) Derinin nemlenmesinde, toksinlerin atılmasında ve vücudun temizlenmesinde temel bir görev üstlenir,
d) Böbreklerin çalışmasını kolaylaştırır,
e) Kayganlaştırıcı bir madde olması nedeniyle birçok organın gerektiği gibi çalışmasını sağlar.

Vücüdumuzda Suyun Rolü- Özetle;

  • Beynin % 75'i su / Orta dercede susuz kalmak başağrısı ve başdönmesine yol açabilir.
  • Su nefes almak için gereklidir.
  • Vücut sıcaklığını düzenler.
  • Tüm hücrelere besin ve oksijen taşır.
  • Kanın % 92'isi sudur.
  • Nefes almak için oksijeni nemlendirir.
  • Hayati organları koro ve yastık görevi görür.
  • Gıdayı enerjiye çevirmeye yardımcı olur.
  • Besinlerin emilimine yardımcı olur.
  • Atıkları uzaklaştırır.
  • Kemiklerin % 22'si sudur.
  • Kasların % 75'i sudur.
  • Eklemleri rahatlatır, yastıklar.

Suyun İnsan Vücudu Üzerine Etkileri

Vücudun günlük kaybettiği su ihtiyacını karşılamak için uzmanlar normal bir insanın günde 6-8 bardak su içmesi gerektiğini belirtmektedir.[2] Vücut ağırlığının yüzdesi olarak su kaybının sonuçları şu şekilde olabileceği belirtilmektedir:

  • %1: susuzluk hissi, ısı düzeninin bozulması, performans azalması
  • %2: ısı artması, artan susuzluk hissi
  • %3: vücut ısı düzenin iyice bozulması, aşırı susuzluk hissi,
  • %4: fiziksel performansın %20-30 düşmesi
  • %5: baş ağrısı, yorgunluk
  • %6: halsizlik, titreme
  • %7: fiziksel etkinlik sürerse bayılma
  • %10: bilinç kaybı
  • %11: olası ölüm

Şişelenmiş Su Hakkında Sık Sorulan Sorular

Şişelenmiş Su Nedir?

Sağlık Bakanlığı'nın yetkisindeki yönetmelikler çerçevesinde, belirlenmiş olan standartlara uygun olan ambalajlı sulardır.

Şişelenmiş Sular Nasıl Sınıflanır?

Sağlık Bakanlığı Doğal Mineralli Sular Yönetmeliği ve İnsani Tüketim Amaçlı Sular Yönetmeliği'ne göre sular;

Doğal mineralli su: Yerkabuğunun çeşitli derinliklerinde uygun jeolojik şartlarda doğal olarak oluşan, bir veya daha fazla kaynaktan yeryüzüne kendiliğinden veya teknik usullerle çıkartılan, mineral içeriği, kalıntı elementleri ve diğer bileşenleri ile tanımlanan, her türlü kirlenme risklerine karşı korunmuş Doğal Mineralli Su Yönetmeliğinin 5 inci, 6 ncı ve 7 nci maddelerinde belirtilen özellikleri haiz olan ve 8 inci madde gereği onaylanan yeraltı sularını,

İnsani Tüketim Amaçlı Su: Orijinal haliyle ya da işlendikten sonra, dağıtım ağı, tanker, şişe veya kaplar ile tüketime sunulan içme, pişirme, gıda hazırlama ya da diğer evsel amaçlar için kullanılan bütün sular ile suyun kalitesinin, gıda maddesinin nihai halinin sağlığa uygunluğunu etkilemeyeceği durumlar haricinde insani tüketim amaçlı ürünlerin veya gıda maddelerinin imalatında, işlenmesinde, saklanmasında veya pazarlanmasında kullanılan bütün suları,

Kaynak Suyu: Jeolojik koşulları uygun jeolojik birimlerin içinde doğal olarak oluşan, bir veya daha fazla çıkış noktasından yer yüzüne kendiliğinden çıkan veya teknik usullerle çıkartılan ve İnsani Tüketim Amaçlı Su Yönetmeliğin 36 ncı maddesinde izin verilenler dışında her hangi bir işleme tabi tutulmaksızın Ek-1' deki nitelikleri taşıyan, etiketleme gerekliliklerini karşılayan ve satış amacı ile ambalajlanarak piyasaya arz edilen yer altı sularını,

İçme Suyu: Jeolojik koşulları uygun jeolojik birimlerin içinde doğal olarak oluşan, bir çıkış noktasından sürekli akan veya teknik usullerle çıkarılan ve Bakanlıkça uygun görülen dezenfeksiyon, filtrasyon, çöktürme, saflaştırma ve benzeri işlemler uygulanabilen ve parametre değerlerinin eksiltilmesi veya arttırılması suretiyle Ek-1'deki parametre değerleri elde edilen, etiketleme gerekliliklerini karşılayan ve satış amacı ile ambalajlanarak piyasaya arz edilen yer altı sularını,

İçme-Kullanma Suyu: Genel olarak içme, yemek yapma, temizlik ve diğer evsel amaçlar ile, gıda maddelerinin ve diğer insani tüketim amaçlı ürünlerin hazırlanması, işlenmesi, saklanması ve pazarlanması amacıyla kullanılan, orjinine bakılmaksızın, orijinal haliyle ya da arıtılmış olarak ister kaynağından isterse dağıtım ağından temin edilen ve Ek-1' deki parametre değerlerini sağlayan ve ticari amaçlı satışa arz edilmeyen suları.

Suyumun güvenli olduğunu nerden anlarım?

Tüketiciler bir çok açıdan şişelenmiş sulara güvenebilirler. İlk başta şişelenmiş sular Sağlık Bakanlığı tarafından düzenli olarak analizlerle denetlenmektedir.

Tüketiciler su kapaklarının sıkıca kapalı olduğuna dikkat etmelidir. Etiket bilgilerinde Sağlık Bakanlığı izin tarih numarası bulunmalıdır.

Su rengi berrak olmalı, bulanık, yeşilimsi olmamalıdır. Etiketi solmuş, şişe şekli bozulmuş sular satınalınmamalıdır.

Tüketiciler ambalaj üzerindeki kapakta, şişe üstünde, etikette ve emniyet bandında suyun adını görmelidir. Suyun adı 4 farklı yerde de bulunmalı ve aynı olmalıdır.

Mikroorganizma Nedir? Suyumda Bulunur mu?

Mikroskobik (çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük olup ancak mikroskop ile görülebilen) organizmaların genel adıdır.

Mikroorganizmalar çoğunlukla tek hücreli olsalar da çok hücreli örnekleri de mevcuttur. Halk arasında mikrop diye adlandırılır. İnsan sağığına önemli ölçüde olumsuz etkilerler. Tifo, Amipli Dizanteri, Çocuk felci, Hepatit A gibi hastalıkların kaynağıdırlar.

Yararlı olan mikroorganizmalar da vardır. Ekmek mayası, bira mayası, ayran, yoğurt, peynir yapımında kullanılan kültürler de mikroorganizma grubu içine girerler.

Sağlık Bakanlığı'na bağlı yönetmeliklere göre insanları hasta eden mikroorganizmalar sularda bulunmamalıdır. Tükettiğiniz suda yapılmış olan analizleri firmalardan rahatlıkla talep edebilirsiniz.

Su Analizleri Konusunda Yetkin Laboratuarlar Var mıdır?

Türkiye'de su analizlerinin yapılmasında yetkili ve güvenilir laboratuarlar Sağlık Bakanlığı'na bağlı Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezleri'dir. Bu laboratuarlar İstanbul, Ankara ve İzmir'de olmak üzere 3 tanedir.

Şişelenmiş bir suyu hangi koşullarda saklamalıyız?

Suyunuzu serin (5-15 derece), karanlık (güneş ışığından uzak) ve kuru (%50 nemden az) bir yerde saklamalısınız. Ayrıca özellikle suyunuzu kimyasallar, deterjanlar, temizlik maddeleri, benzin ve bunun gibi maddelerden mümkün olduğunca uzak tutmalısınız. Çünkü su saf bir maddedir ve bizim çevrede algılayamadığımız kokuları dahi yavaşça kendisine çekme özelliğini taşır. Uygun koşullarda tutulduğu sürece; şişe üstünde belirtilen raf ömrü boyunca şişeler saklanabilir.

Suyun Sert Olması Ne demektir?

Yeryüzünde sular buharlaşarak bulutlarda depolanmakta ve tekrar yeryüzüne yağmur olarak dönerken atmosferdeki karbondioksiti çözer ve bir miktar asidik hale gelir. Bu asidik yağmur suyu muhtelif kaya katmanlarından ve akiferlerden kalsiyum karbonatı çözmektedir. İşte bu çözülmüş mineralleri taşıyan sulara sert su denmektedir. Bir suyun sert olma derecesi kalsiyum karbonatın ilgili suda ne kadar çözüldüğüne bağlıdır. Benzer kimyasal reaksiyonlar magnezyum sulfat, klorid, asit silisit tuzu ve demir için de geçerlidir. Ancak, çözülmüş haldeki kalsiyum karbonat bir suyun sertliğine en fazla katkı yapan elementtir. Sert sular sağlık açısından bir risk oluşturmazlar.

Şişelenmiş Sular İle Çeşme Suyu Arasındaki Farklılıklar Nelerdir?

Gerçekten de çok önemli farklılıklar vardır. En önemli farklılıklar şunlardır:

a) Ambalajlı Sular Sağlık Bakanlığı'nın çok sıkı olan yönetmelik hükümlerine göre ruhsat alındığı, sürekli denetim altında olduğu ve halk sağlığı açısından bir risk taşımadığı yönünde bir güvencenin var olduğu anlamını taşır. Diğer taraftan çeşme suyunda bu şekilde güçlü bir güvenceden bahsetmek mümkün değildir.

b) Ambalajlı Sular kaynaktan ilk çıktığı haliyle saf ve temizdir. İlave bir işleme gerek kalmaksızın direkt olarak suyu kaynağından içebilirsiniz. Suyun saflığı ve temizliği yeryüzüne ilk çıkış noktasından yani kaynadığı noktadan tam otomatik makinelerde şişeye dolumuna ve kapatılmasına kadar çok sıkı kontrol altındadır. Diğer taraftan genel olarak suyun çeşmeye kadar olan yolculuğu farklıdır: çeşme suyunda su kaynakları dereler, nehirler şeklinde yüzey sularına dönüşmekte ve bu sular yüzeyden bulaşan her türlü kirletici unsurları da (zirai ve tarım ilaçları kalıntıları, metaller, parazit, mikrop ve virüsler) taşıyarak toplanma havzalarına ya da barajlara gelmektedir. Bu şekilde toplanmış sular muhtelif filtreleme, klorlama ve dezenfeksiyon işlemlerinden geçirildikten sonra su şebeke boruları vasıtasıyla konutlara pompalanmaktadır. Bu proseslerde kullanılan klor gibi dezenfektanlar sağlık açısından uzun vadede kanserojen riskler taşımaktadır, ayrıca borularda ve su depolarında var olabilecek her türlü yabancı madde, pas, toprak, parazit, mikrop ve virüsler gibi unsurlar da çeşme suyu içinde konutlara ulaşmaktadır.

c) Genelde çeşme suları içinde taşıdığı klor gibi dezenfektanların etkisiyle rahatsız edici bir koku ve lezzete sahiptirler. Şişelenmiş sularda ise sadece suyun kendi doğal tadından bahsedebiliriz.

d) Ambalajlı Sular hijyeni, ambalajı ve markası ile tüketicinin albenisi ve güvenini kazanmak zorunda olan ticari bir maldır. Yapılan yatırımlar çok büyüktür; bazı gayri ciddi firmalar dışında aklıselim hiçbir su sanayicisi tüketicisinin sağlığını riske atarak kendi şirketinin piyasadan silinme riskini göze alamaz. Genel olarak söylemek gerekirse; çeşme suyu üretim ve hizmetinde bulunan kamunun kaliteye dönük motivasyonu özel sektördeki kadar olamamaktadır.

e) Yapılan üretim hacimlerinde, hizmet verilen tüketici sayılarında ve bu nedenle de kalite anlayışında çeşme suyu ile şişelenmiş su arasında büyük bir farklılık vardır. Çeşme suyunda kamu tarafından çoğu kez yüzbinlerin ya da milyonların su ihtiyacını vasat kalitede dahi olsa karşılama zorunluluğu sözkonusu iken; şişelenmiş suda nispeten çok daha az sayıda tüketicinin ihtiyacını en iyi kalitede karşılamak şeklindeki ticari düşünce esastır.

Şişelenmiş sular ile tüketiciye sürekli güvenli, yüksek kalite, iyi tat ve kolay taşınabilme özellikleri sunar.

Şişelenmiş bir suyun kullanma ömrünü etkileyen faktörler nelerdir?

Bu detaylı bir cevabı gerektiren bir sorudur. Burada 4 önemli faktörü birlikte düşünmeliyiz:

a) Şişe ambalajının hava geçirgenliğinin derecesi: Şişe ambalajının cinsi ve kalınlığı hava geçirgenliğini belirler. Bu da sonuçta sözkonusu ambalajın dış ortam kokularına karşı korunmalı olup olmayacağını belirler. Cam şişede bu sorundan bahsedilemezken, moleküler yapılarından dolayı pet ve polycarbonat ambalajlardaki sular için dış ortam kokularına karşı korunma sağlanmalıdır.

b) Suyun mineral konsantrasyonu (sert veya yumuşak oluşu): Yumuşak suların mineral konsantrasyonu daha az ve daha saf olduklarından ortamdaki kokuları sert sulara göre daha fazla çekerler.

c) Üretim aşamasında %100 hijyenliğin sağlanıp sağlanamadığı konusu: Eğer üretim aşamasında tam bir hijyenlik sağlanamaz ise, dolum esnasında suyun içinde çok az miktarda mikroorganizma kalsa bile ilerleyen günlerde suyun bozulması (yeşillenme, pamukçuk yapma gibi) kaçınılmaz olacaktır.

d) Şişelenmiş suyun saklanma koşulları: Özellikle hava ve koku geçirgenliklerinden dolayı pet ambalajındaki suların iyi şartlarda saklanması gerekir; bu kalitesinin korunmasına ve dolayısıyla kullanma ömrüne olumlu etki eder.

Sularda kullanılan ambalajlar nelerdir?

Damacana ambalajı polikarbonat hammaddesinden yapılır.

Polikarbonatlar, termoplastiklerin özel bir grubudur. İşlenmesi, kalıplanması, ısıl olarak şekillendirilmesi kolaydır, bu tip plastikler modern imalat sektöründe çok geniş kullanım alanı olan plastiklerdir. Polikarbonatlar olarak isimlendirilmişlerdir, çünkü uzun moleküler zincirleri içinde karbonat grupları (-O-CO-O-) tarafından bağlanmış fonksiyonel gruplara sahiptirler.

Diğer Kullanım Alanları

Polikarbonat, endüstri ve laboratuvarlarda olduğu kadar ev eşyalarında da yaygın kullanılır.

Biberonların hammaddesi de polikarbonattır. Polikarbonatdan yapılan diğer ürünler arasında gözlük ve güneş gözlüğü camları, CD (kompakt disk), otomobil far camları sayılabilir.

Pet şişe ambalajı polietilen terefitalattır. Polietilen terefitalat, polyester ailesine ait termoplastik bir malzemedir. Meşrubat, yiyecek ve içecek kapları,sentetik fiber gibi kullanım alanları vardır. Isıl işlenmesine bağlı olarak, amorf (şeffaf) ve yarı-kristal (opak ve beyaz) malzeme olarak mevcuttur.

En önemli kullanım avantajı, tamamen geridönüşebilir olmasıdır. Diğer plastiklerden farklı olarak, polimer zincirleri, sonraki kullanımlar içinde eski halini almış durumdadır.

PET kalınlığına bağlı olarak yarı-rijit (yarı-katı) ve rijit (katı) olabilir. Çok hafiftir. İyi bir gaz ve nem bariyeri olarak kullanılır. Serttir ve darbeye karşı dayanıklıdır. Doğal olarak renksiz ve şeffaftır.

İnce film olarak üretildiğinde, PET sıklıkla alüminyum ile kaplanır ; yansıtıcı ve opak bir hale gelir. PET şişeler, mükemmel bariyer malzemesi olup, özellikle meşrubatlar için çok yaygın kullanım alanı vardır.

Geri Dönüşüm Nedir?

Tüm dünyada kullanılan geri dönüşüm sembolü

Geri dönüşüm terim olarak, kullanım dışı kalan geri dönüştürülebilir atık malzemelerin çeşitli geri dönüşüm yöntemleri ile hammadde olarak tekrar imalat süreçlerine kazandırılmasıdır.

Tüketilen maddelerin yeniden geri dönüşüm halkası içine katılabilmesi ile öncelikle hammadde ihtiyacı azalır. Böylece insan nüfusunun artışı ile paralel olarak artan tüketimin doğal dengeyi bozması ve doğaya verilen zarar engellenmiş olur. Bununla birlikte yeniden dönüştürülebilen maddelerin tekrar hammadde olarak kullanılması büyük miktarda enerji tasarrufunu mümkün kılar. Örneğin, yeniden kazanılabilir alüminyumun kullanılması alüminyumun sıfırdan imal edilmesine oranla %35'e varan enerji tasarrufu sağlamaktadır.

Atık malzemelerin hammadde olarak kullanılması çevre kirliliğinin engellenmesi açısından da önemlidir. Kullanılmış kağıdın tekrar kağıt imalatında kullanılması hava kirliliğini %74-94, su kirliliğini %35, su kullanımını %45 azaltabilmektedir. Örneğin bir ton atık kağıdın kağıt hamuruna katılmasıyla 8 ağacın kesilmesi önlenebilmektedir.

Geri dönüşebilen maddeler

  • Cam
  • Kağıt
  • Alüminyum
  • Plastik
  • Piller
  • Motor yağı
  • Akümülatörler
  • Beton
  • Organik atıklar
  • Elektronik atıklar

Geri Dönüşüm Sembolleri ve Kodları

Bazı maddelere ait geri dönüşüm sembol ve kodları aşağıda verilmiştir. Bu semboller uluslararası olarak kullanılır.

Geri Dönüştürme Metotları

Geri dönüştürme metodları her malzeme için farklılık göstermektedir:

Alüminyum: Atık alüminyum küçük parçacıklar halinde doğranır. Daha sonra bu parçalar büyük ocaklarda eritilerek, dökme alüminyum üretilir. Bu sayede atık alüminyum, saf alüminyum ile neredeyse aynı hale gelir ve üretimde kullanılabilir.

Beton: Beton parçalar, yıkım alanlarından toplanarak kırma makinalarının bulunduğu yerlere getirilir. Kırma işleminden sonra ufak parçalar, yeni işlerde çakıl olarak kullanılır. Parçalanmış beton, eğer içeriğinde katkı maddeleri yoksa yeni beton için kuru harç olarak da kullanılabilir.

Kağıt: Kağıt öncelikle kağıt çamuru hazırlamak için, su içerisinde liflerine ayrılır. Eğer gerekirse içindeki lif olmayan yabancı maddeler için temizleme işlemine tutulur. Mürekkep ayırıcı olarak, sodyum hidroksit veya sodyum karbonat kullanılır. Daha sonra hazır olan kağıt lifleri, geri dönüşmüş kağıt üretiminde kullanılır.

Plastik: Plastik atıklar öncelikle cinslerine göre ayrılarak geri dönüşüm işlemine tabi tutulur. Cinslerine göre ayrılan geri dönüşebilir plastik atıklar, kırma makinalarında kırılıp küçük parçalara ayrılır. İşletmeler bu parçaları direkt olarak belli oranlarda, orijinal hammadde ile karıştırarak üretim işleminde kullanabildiği gibi; tekrar eritip katkı maddeleri katarak ikinci sınıf hammadde olarak da kullanabilir.

Cam: Cam atıklar (şişe, kavanoz vb.) toplama kutularında toplanır ve bu atıklar renklerine göre ayrılarak geri dönüşüm tesislerine verilir. Burada atık ve katkı maddelerinden ayrılır. Burada cam kırılır ve hammadde karışımına karıştırılarak eritme ocaklarına dökülür. Bu şekilde tekrar cam olarak kullanıma geçer. Kırılan cam, beton katkısı ve camasfalt olarak da kullanılmaktadır. Camasfalta %30 civarında geri dönüşmüş cam katılmaktadır. Cam bu şekilde sonsuz bir döngü içinde geri dönüştürülebilir, yapısında bozulma olmaz.

Geri Dönüşüm yasal mevzuat

Damacana Şişeler Ortalama Kaç Defa Kullanılmaktadır? Çok Kullanılırsa Sağlığımıza Olumsuz Bir Etkisi Olur mu?

Damacana şişelerinde kullanılan hammaddenin kimyasal adı polikarbonattır.

Polikarbonat malzemenin kullanımına; Tarım ve Köyİşleri Bakanlığı'nın yayınlamış olduğu Gıda Maddeleriyle Temasta Bulunan veya Bulunmak Üzere İmal Edilen Plastikler Hakkında Yönetmelik hükümleri gereğince izin verilmektedir.

Bununla beraber tedarik edilen bu şişelerin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İl Kontrol Laboratuarları tarafından Toplam Migrasyon, Ekstraksiyon, Boya geçirgenliği, Infrared Spektrumu gibi analizlerle de uygunluğu tespit edilmektedir.

Bu şişeler dolum ve taşıma esnasında kaza ile kırılmadığı sürece ve tahminen ortalama ömürleri olan 50-60 defa kullanılmaktadır. Bu da yaklaşık 4 yıllık bir süreye karşılık gelmektedir. Daha fazla kullanılması halinde sağlık açısından herhangi bir olumsuzluk sözkonusu değildir. Zaten Sağlık Bakanlığı'nın da bu yönde bir sınırlaması yoktur. Genelde, çok kullanılmış şişelerin yüzü yıprandığı için estetik yönüyle tüketiciye cazip gelmemektedir.

Ambalajlı Suları Nasıl Kullanmalıyım?

  • Ambalajlı suları (pet, damacana), olumsuz tad ve koku verebilecek her türlü ortamdan ve gıda maddesinden uzak tutmaya özen gösteriniz.
  • Ambalajlı sularınızı; kalorifer yanında, direkt güneş ışığı altında tutmayınız.
  • Boş damacana şişe içerisine herhangi bir şey kesinlikle koymayınız, yabancı maddeler atmayınız.
  • Damacanayı pompa ya da sebilsiz kullanıyorsanız, kapağını açık bırakmayınız.
  • Damacana kapaklarını atmayınız. Boş damacanalarınızı teslim ederken kapağını kapatarak veriniz.

Damacana Sebilleri (COOLER)

19 litre damacana sular, polikarbonat şişe içerisinde tüketime sunulmaktadır. Polikarbonat ambalaj gözle görülmeyen gözenek çaplarına sahiptir ve dışarıdan hava alışverişi yapar.

Damacana sebili, 19 litrelik ambalajların tüketilmesine yardımcı bir ekipmandır. Sebil muslukları ve iç kısım; ortamdaki hava ile temas ederek çalışmaktadır.

Dış ortam, soyunma odaları, spor salonları, sauna vb. buharlı, nemli ve kirli tüm ortamlar; mikropların üremesine, çoğalmasına, var olmasına yardımcı olurlar. Kısacası dış ortamdaki çeşitli uygunsuzluklar (yoğun koku, toz, vb. kirler); suda olumsuz etkilere zaman zaman yol açabilmektedir.

Sebil;

  • Direkt güneş ışığına konulmamalıdır.
  • Nemli, buharlı ortamlarda tutulmamalıdır.
  • Toz, toprak akışının çok olduğu bölümlerde tutulmamalıdır.
  • Temizliğine dikkat edilmelidir.
  • Dış yüzeyi, her gün tozlardan uzaklaştırılmalıdır.
  • Musluk ağızları gelişi güzel, temiz olmayan bezler ile temizlenmemelidir.

Damacana Pompaları

Pompalar kullanılmadan önce mutlaka yabancı koku içerip içermediği ve temiz olup olmadığı kontrol edilmelidir.

Pompa musluğundaki tıpa sürekli kapalı tutulmalıdır.

Pompa temizliği önerisi:

  • Su pompası damacanadan sökülür.
  • Bir su bardağı kaynar su hazırlanır.
  • Damacana içerisine giren borunun önce iç ve dış kısmı; temiz bir fırça ile temizlenerek varsa görünür kirler uzaklaştırılır.
  • Sonra kaynar su içeren bardağa daldırılır ve kaynar su pompaya çekilir, musluğundan akıtılır.
  • Bu işleme bardak içindeki kaynar su bitene kadar devam edilir.
  • Pompanın dış yüzeyi de temizlenerek, damacanaya geri takılır.
  • Sebil ve pompalarınızı deterjan ile yıkıyorsanız, bolca durulayınız. Unutmayın yetersiz durulama sonucunda deterjan kokusu ve tadı suya geçecektir.

Arıtma Cihazları

SU ARITMA CİHAZLARI İLE İLGİLİ SUDER (AMBALAJLI SU ÜRETİCİLERİ DERNEĞİ) AÇIKLAMASI

SUDER (Ambalajlı Su Üreticileri Derneği) ülke genelinde faaliyet gösteren Ambalajlı Su Üreticileri ve Ambalajlı Su Sektörüne yönelik faaliyet gösteren tedarikçi kuruluşların bir araya gelerek oluşturdukları sektörel sivil toplum kuruluşudur.

Toplumu sağlıklı su konusunda bilinçlendirmek, bu konuda yapılan eğitim faaliyetlerine öncülük etmek, halk sağlığı açısından büyük öneme sahip olan ambalajlı su sektörünün kamusal yararları konusunda çalışmalar yapmak SUDER’in başlıca misyonudur.

Son yıllarda toplumun sağlıklı suya olan ihtiyacının artmasıyla birlikte hızla büyüyen ambalajlı su sektöründe yıllık kişi başı tüketim 96 litreyi bulmuştur. Ambalajlı Su TC Sağlık Bakanlığı yönetmeliklerine uygun olarak üretilmekte, işletmeler Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmakta ve tesisler yine Sağlık Bakanlığı ve il Sağlık Müdürlüklerince düzenli olarak denetlenmektedir. Ülkemizde sağlıklı suya olan talebin giderek artması ve Ambalajlı Su Sektörünün her geçen gün büyümesi yeni bir iş kolunun da oluşmasına sebep olmuştur. Su arıtma Cihazları…

Arıtma Cihazlarını Tanıtan Yöntemler Yanıltıcı

Hemen herkesin daha çok doğrudan satış sistemiyle bir şekilde tanıtımı ile karşılaştığı su arıtma cihazları, bazı satıcılar tarafından birtakım yanıltıcı görsel şovlarla pazarlanmaya çalışılmakta, hiç bir bilimsel dayanağı bulunmayan yöntem ve söylemler tüketicilerin endişelenmesine ve ambalajlı doğal kaynak ve mineralli su aleyhine olumsuz ve yanlış kanaatlerin oluşmasına neden olmaktadır.

Tüketiciyi ikna etmek için uygulanan en yaygın pazarlama yöntemlerinden biri Elektroliz Yöntemi. Bu yöntemde arıtma cihazından geçen sudan ve ambalajlı sudan iki ayrı bardağa örnek alınıyor. Bu örneklerin içerisine iki elektrot daldırılarak elektrik akımı uygulanıyor. Ambalajlı Doğal Kaynak ve Mineralli Suyun bulunduğu kaptaki suyun rengi pas rengine dönüşürken kabın dibinde renkli bir çökelti oluşuyor. Arıtma cihazından elde edilen suda ise daha az miktarda renk değişikliği oluşuyor. Bu deney sonunda tüketiciye yapılan açıklamalarda, Ambalajlı Doğal Kaynak ve Mineralli Suyun kirli ve içeriğinde sağlığa zararlı maddeler bulunduğu için bu değişikliğin olduğu söyleniyor. Arıtma cihazından elde edilen suda ise sağlığa zararlı herhangi bir madde ve kirlilik bulunmadığından rengi değişmediği, çökelti oluşmadığı bildiriliyor. Çoğu zaman tüketici bu yöntemle yapılan şovla ikna olarak, arıtma cihazını satın alma kararı verebiliyor.

Diğer bir satış tanıtım yöntemi de; suya kimyasal madde damlatma yöntemi:

Bu yöntemde tanıtım sırasında ambalajlı sudan ve arıtma cihazından geçen sudan alınan iki ayrı örnek tüplere koyuluyor. İçine kimyasal bir madde damlatılan tüpler çalkalanıyor. Bu çalkalanma sonucunda tüplerden biri çok diğeri daha az köpürüyor. Köpükler karşılaştırılarak arıtma cihazından elde edilen suyun daha hijyenik ve temiz olduğu, ambalajlı doğal kaynak suyunun ise kirli ve mikroplu olduğu öne sürülüyor.

Diğer bir tanıtım yönteminde ise turnusol kağıtları ayrı kaplara alınan ambalajlı su ve arıtma cihazından elde edilmiş suya daldırılıyor. Turnusol kağıtlarında oluşan farklı renk değişimleri, arıtma cihazından elde edilen suların , Ambalajlı Doğal Kaynak ve Mineralli sudan daha sağlıklı olduğu yorumu yapılıyor.

Bu tanıtım yöntemleri Tüketicileri Yanıltılarak, Sağlıklı Doğal Kaynak ve Mineralli Suyun Faydalarından Mahrum Kalmalarına Neden Olmakta.

Doğal Kaynak Suları ve Mineralli Su sağlık açısından son derece faydalı mineralleri bünyesinde bulundurur. Doğadan çıktığı haliyle ambalajlanır.

Su işletmeleri Sağlık Bakanlığı kontrol ve değerlendirmesi sonucunda verilen ruhsatlarla, Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Teşkilatlarının düzenli denetimleri altında, AB’ye tam uyumlu yönetmelik çerçevesinde faaliyetlerini sürdürmektedir.

İ. Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Ana Bilim Dalı Raporu

SUDER kuruluş ve varoluş amacı gereği bu aldatmacaların önüne bilimsel bir raporla geçmek istemiş ve bu nedenle İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Anabilim Dalı Başkanlığı’na müracaat etmiştir. Suder müracaatında pek çok su arıtma cihazının pazarlama sürecinde, tüketiciyi ikna etmek amacıyla Ambalajlı Suyun, arıtma cihazı ile elde edilen sulara elektroliz işlemi uygulayarak ve çıkan sonuçları karşılaştırarak tüketiciyi ikna etmek için öne sürülen bilgilerin doğru olup olmadığını ve bu işlemin gerçekte neyi ifade ettiğinin belirlenmesini talep etmiştir. İstanbul Üniversitesi’nin ekteki raporunda ayrıntılarını bulabileceğiniz söz konusu ikna yönteminin sonucundan kısaca bahsetmek gerekirse, ambalajlı suya uygulanan elektroliz işleminde suyun renginin değişmesi ve içinde çökelti oluşmasının sebebi; içeriğindeki çözünmüş olarak bulunan ve insan sağlığına da faydalı olan minerallerin, elektroliz işlemi sırasında dibe çökmesidir. Yine rapordan anlaşılacağı gibi suda pas renginin oluşması ise elektrotlardan birinin demir olması ve elektroliz işlemi sırasında demirin su içinde çözülmesinden kaynaklanmaktadır.

Arıtma cihazlarından geçen suyun bünyesindeki minerallerin ekteki tablodan da anlaşılacağı üzere neredeyse tamamı sudan ayrıştırıldığından su, saf suya yakın hale dönüşmekte ve elektrik iletkenliği büyük oranda azalmaktadır. Suda çözülmüş mineral kalmadığından elektrotlar arasında elektrik iletimi sağlanamamakta, bu nedenle demir elektrottan herhangi bir demir çözülümü gerçekleşmeyerek suda renk değişimi (pas rengi)ve suyun dibinde çökelti oluşmamaktadır.

Tablo

Raporun sonuç bölümünde belirtildiği üzere:

Suya uygulanan elektroliz işlemi suda bulunabilecek kimyasal veya bakteriyolojik kirleticileri tespit ederek bu konuda bir sonuca varılmasını sağlayacak bilimsel bir yöntem değildir.

Arıtma cihazından geçirilen suyun içeriğinde doğal olarak bulunan toplam mineral içeriği %94 azalarak yararlı mineraller miktarı yok denebilecek kadar azalmaktadır.

EGESUDER
Adres: Karacaoğlan Mahallesi 6165 Sokak No:6/E Bornova/İZMİR Tel:(0232) 464 9955 Fax: (0232) 464 6355
info@madransu.com.tr